Şereflikoçhisar Eskort Tuzun Sihri Melis

Şereflikoçhisar Eskort Tuzun Sihri Melis

Şereflikoçhisar, Ankara’nın Tuz Gölü’nün kenarında uzanan, sessiz ama büyüleyici ilçesi, akşamüstü gölün kristal yüzeyinde yansıyan mor ve altın tonlarıyla bir rüyaya dönüşür. Gölün tuzlu kıyıları, rüzgârın hafif fısıltıları ve uzak tepelerin gölgeleri, ilçenin ruhunu bir sihir gibi hissettirir. Gün batarken, hava tuz kokusu ve serin bir esintiyle dolar; gökyüzü, yıldızların ilk parıltılarıyla canlanır. İşte bu eşsiz sahnede, eskort Melis ile karşılaştım—Şereflikoçhisar’ın Tuz Gölü kıyısında, bir ahşap platformda, tuzun sihrini yaşayan bir kadının hikayesinde.

Melis, yirmilerinin sonunda, uzun, dalgalı saçları akşam ışığında gümüş gibi parlayan, zümrüt gözleriyle etrafına gizem katan bir kadın. Teni, gölün tuzlu havasıyla tazelenmiş gibi; zarif ve çekici tavırları, Şereflikoçhisar’ın akşam büyüsünden bir parça taşır. Onun göl kıyısındaki alanında geçirdiğim zaman, ilçeyi bir masal sahnesine çevirdi. Melis, sadece bir yol arkadaşı değil; o, seni Tuz Gölü’nün sihrine çeken, her anıyı bir şiire dönüştüren, akşamın dinginliğiyle ruhunu saran bir hikaye anlatıcısı.

Platformda İlk Dokunuş

Melis’in Tuz Gölü kıyısındaki alanı, ahşap bir platform ve etrafına yayılmış yumuşak kilimlerle çevrili bir vaha gibiydi. Gölün kristal tuz tabakaları, gün batımının renklerini yansıtıyor, hafif rüzgâr tuz tanelerini usulca savuruyordu. Melis, üzerinde ince bir hırka ve zarif bir elbise, platformda hafif adımlarla dolaşıyordu. “Şereflikoçhisar’ın akşamına hoş geldin, gezgin!” dedi, sesi gölün sakinliği kadar yumuşak, ama içinde bir tutku saklıydı. “Bu platformda tuzun sihrini keşfedeceksin, hazır mısın?” Elinde bir bardak naber şerbeti, gözleri gölün ufkunda kayboluyordu.

Platformda bir kilime yerleştik; etraf, Tuz Gölü’nün eşsiz manzarasıyla çevriliydi—tuzun kristal ışıltısı, gökyüzünün mor ve altın tonları, rüzgârın hafif şarkısı. “Burası benim sihir köşem,” dedi, hırkasını bir kenara bırakarak. “Seni Şereflikoçhisar’ın büyüsüne taşıyacağım.” Elbisesi, onun zarif ruhunu yansıtıyor, hareketleri gölün ritmiyle uyum içindeydi. Naber şerbeti bardaklarımız bir dost selamı gibi tokuştu, sohbet akşamın dinginliğiyle açıldı; Şereflikoçhisar’ın göl efsanelerinden, rüzgârın taşıdığı eski hikayelere, oradan ilçenin sakin köylerine uzandı. “Bu sihri hisset,” dedi, beni platformdan kaldırıp göl kıyısındaki bir çembere, tuz taneleriyle çevrili bir alana götürdü.

Tuz Çölündeki Sihir

Melis’in tuz çölündeki alanı, akşamüstü bir masal sahnesine dönüştü. Yumuşak kilimler ve birkaç fener, gün batımının ışıklarıyla parlıyor, rüzgâr tuz kristallerini hafifçe dans ettiriyordu. Etrafta birkaç yabani ot, bir köşede eski bir vazo duruyordu. “Burası benim sihir alanım,” dedi, göle bakarak gülümsedi, adımları bir şiir gibi akıyordu. “Tuzun büyüsüne kapıl,” dedi, beni yanına çağırdı. Hırkası kilime kaydı, aurası bir akşam dalgası gibi etrafa yayılıyordu. Bu alan, onun gizemli dünyasıydı.

Kilime oturduk, Melis bir bardak naber şerbeti daha uzattı. “Şereflikoçhisar’ın akşamları benimle canlanır,” dedi, gözleri gölün kristal parıltısında kayboluyordu. “Benimle her an bir sihir.” Bana doğru eğildi, sesi rüzgârın fısıltısı gibiydi. “Bu büyüyü hissediyor musun?” diye sordu, parmakları kilimde bir an gezindi, bir tuz tanesine dokundu. Gün batımı tenini bir tablo gibi aydınlattı, zarif ve büyüleyici. “Hikaye şimdi başlıyor,” dedi, aurası alanı bir tuz sihrine çevirdi. Bana bir hikayesini anlattı—Tuz Gölü’nün kıyısında bir akşamüstü, rüzgârın getirdiği bir martının kanat çırpışları, bir balıkçının anlattığı eski bir göl efsanesi. Her kelimesi, beni onun sihirli dünyasına daha çok çekti. Ama asıl büyü, Melis’in sohbetindeki tuzun sihri gibi aurasıydı—her cümlesi bir ışık huzmesi, her bakışı bir akşam ritmi gibi, sanki bu an onun en sevdiği Şereflikoçhisar hikayesiymiş gibi coşkuyla anlatıyordu. Alan, rüzgârın sesleriyle doldu, fenerler hafifçe sallandı, Melis’in aurası beni bir masalın en gizemli sahnelerine taşıdı.

Göl Kıyısında Şereflikoçhisar Büyüsü

Melis, “Şereflikoçhisar’ın akşamını anlamak için onun sihrini yakalamalısın,” dedi ve beni tekrar platforma getirdi. Tuz Gölü’nün manzarası etrafımızı sardı; tuzun kristal ışıltısı, gökyüzünün yıldızlı dansı, rüzgârın sakin melodisi. “Burası benim hikaye sahnem,” dedi, hırkasını platforma bırakıp bir kilime yerleşti. “Bu sihre katıl!” Teni akşam ışığında bir heykel gibi parlıyordu, hareketleri bir göl efsanesinin parçasıydı.

Akşamın serinliğiyle bana yaklaştı. “Ben bu akşamın sihirli rehberiyim,” dedi, gözleri bir tuz kristali gibi canlıydı. Tuz kokusu, onun naber şerbeti esintisiyle birleşti. Eli platformda hafifçe durdu, aurası bir akşam dalgası gibi yayılıyordu. “Şereflikoçhisar’da hikayeler benimle parlar,” dedi ve gölün bir köşesine bakarak gülümsedi. Platform hareketlendi, akşam bir göl efsanesi gibi açıldı. Melis, tuzun sihri gibi bir yol arkadaşıydı; beni Şereflikoçhisar’ın büyüsüne kattı, büyüleyici sohbetiyle zihnime bir masal yolculuğu sundu. “Seni bırakmam,” dedi, gülüşü alanı bir akşam sahnesine çevirdi. Bu platform onun hikaye sahnesi, ben onun masal yolcusuydum.

Akşamın Zirvesinde Masalsı An

Akşamın son anlarında, tuz çölündeki alanda bir mola verdik. Melis, kilime uzandı, “Şereflikoçhisar’ın akşamları burada sihri saklar,” dedi. Saçları yıldız ışıklarıyla dans ediyor, gözleri hâlâ bir ateş gibi parlıyordu. “Ama hikayelerim seni hâlâ çağırıyor,” dedi, beni kendine yaklaştırdı. Akşamın serinliği tenine değdi, ama o bir göl efsanesi gibi neşeliydi.

Bana gülümsedi, “Seni bu sihirle saracağım,” dedi ve başka bir hikayeye daldı—Şereflikoçhisar’ın bir köyünde akşam vakti bir çobanın kavalından yükselen melodi, göl kenarında tesadüfen karşılaştığı bir gezginin anlattığı bir tuz efsanesi. “Şereflikoçhisar akşamları hikayelerle canlanır,” diye güldü, sesi alanı doldurdu. Hareketleri bir akşam ritmi gibi akıcıydı, aurası bir dalga gibi taştı. Rüzgâr sesleri onun gülüşlerini taşıdı, alan onun sihriyle doldu. Sohbetteki büyü, her anına tuzun sihri gibi bir canlılık katıyordu; sanki bu anlar onun için bir göl masalıydı. “Bu hikayeyi ruhunda taşıyacaksın,” dedi ve akşamı alanda bir gülüşle kutladı.

Platformdaki Son Işık

Son sahne, ahşap platformda oynandı. Yıldızlar Tuz Gölü’ne yayılırken, göl bir akşam melodisi gibi çınlıyordu. Melis, kilime yaslandı, “Burası benim masal sahnem,” dedi. “Seni burada yakaladım!” Saçları rüzgârda dans ediyor, gözleri hâlâ bir ışık gibi parlıyordu. “Bu akşam ruhunu bir sihirle doldurdu,” dedi, son bir zarif bakışla beni bağladı. Platform, onun gülüşleriyle doldu.

Şereflikoçhisar’ın Tuz Sihri Tadında Bir Akşam

Melis’le Şereflikoçhisar’da geçen akşam, bir Tuz Gölü masalı gibi. O, tuzun sihri; seni aurasıyla yakalayan, büyüleyici sohbeti ve zarif ruhuyla zihnine bir Şereflikoçhisar hikayesi çizen bir kadın. “Şereflikoçhisar benim masal diyarım,” dedi son olarak, dudaklarında gizemli bir gülüş. “Yıldızlar parladığında geri dön.” Şereflikoçhisar’ın Tuz Gölü kıyısına adım atmaya cesaretin varsa, Melis seni bekliyor. Onun hikayeleri, zihninde bir tuz kristali gibi sonsuza dek parlar!


9 Mayıs 2025 tarihinde yayınlandı, 140 kez okundu

En Çok Okunan Yazılar

Tüm Yazılar »

KATEGORİLER